Çukurova
Çukurova bayramlığın giyerken,
Çıplaklığın üzerinden soyarken,
Şubat ayı kış yelini kovarken,
Cennet dense sana yakışır dağlar.
Ağacımız yapraklarla donanır,
Taşlarımız bir birliğe inanır,
Hep çiçekler bağrınızda gönenir,
Pınarınız çağlar, akışır dağlar.
Rüzgar eser, dallarınız atışır.
Kuşlarınız birbiriyle ötüşür,
Ören yerler bu bayramdan pek üşür,
Sümbül niçin yaslı bakışır dağlar.
Karac’oglan, size bakar sevinir;
Sevinirken kalbi yanar, köyünür;
Kımıldanır hep derdlerim, devinir;
Yas ile sevincim yıkışır dağlar.
Ağlayı Ağlayı Düştüm Yollara
Ağlayı ağlayı düştüm yollara
Karışayım boz bulanık sellere
Adı sanı bilinmedik illere
Gitmeyince gönül yardan ayrılmaz
Ahım kaldı şu gelinin ahdinde
Deremedim güllerini vaktinde
Karanlık gecede kolum altında
Yatmayınca gönül yardan ayrılmaz
Gözüm kaldı şu kaplanın postunda
Azrail de can almanın kastında
Döne döne teneşirin üstünde
Yunmayınca gönül yardan ayrılmaz
Hadini de Karac’oglan hadini
Aramazlar gurbet ile gideni
Ak göğsün üstünde çakır dikeni
Bitmeyince gönül yardan ayrılmaz
Koşma
Eğer benim ile gitmek dilersen
Eğlen güzel yaz olsun da gidelim
Bizim iller kıraçlıdır aşılmaz
Yollar çamur kurusun da gidelim
Aşamazsın Karaman'ın ilini
Köprüsü yok geçemezsin selini
Gerdan yaylasının Perçem belini
Lale sümbül bürüsün de gidelim
Sökülsün dağların buzu sökülsün
Öne insin, çöl ovaya dökülsün
Erzurum dağının karı çekilsin
Ak koyunlar yürüsün de gidelim
Karac’oglan der ki buna ne fayda
Hiç rağbet kalmadı yoksula payda
Bu ayda olmazsa gelecek ayda
On bir ayın birisinde gidelim.
Elâ Gözlerini Sevdiğim Dilber
Elâ gözlerini sevdiğim dilber
Kokuya benzittim güller içinde
İnceciktir belin hilaldir kaşın
Selviye benzettim dallar içinde
Benim dostum gelişinden bellidir
Ak elleri deste deste güllüdür
Güzel seven yiğitler de bellidir
Melil mahzun gezer eller içinde
Karşımızdan gelen acep yâr m'ola
Benim gibi yaralanmış zâr m'ola
Benim sevdiğimden güzel var m'ola
Hakk'ın yarattığı kullar içinde
Karac’oglan söyler biz de varalım
Kelpler rakip olmuş biz de görelim
Halin hatırını onun soralım
Götürüp giderler sallar içinde
Üç Derdim Var
Vara vara vardım ol kara taşa
Hasret ettin beni kavim kardaşa
Sebep ne gözden akan kanlı yaşa
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Karac’oglan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
Yeşil Başlı Gövel Ördek
Yeşil başlı gövel ördek
Uçar gider göle karşı
Eğricesin tel tel etmiş
Döker gider yare karşı
Telli turnam sökün gelir
İnci mercan yükün gelir
Elvan elvan kokun gelir
Yar oturmuş yele karşı
Şahinim var bazlarım var
Tel alışkın sazlarım var
Yare gizli sözlerim var
Diyemiyom ele karşı
Hani Karac’oglan hani
Veren alır tatlı canı
Yakışmazsa öldür beni
Yeşil bağla ala karşı
Ala Gözlü Benli Dilber
Ala gözlü benli dilber
Koma beni el yerine
Altın kemerin olayım
Dola beni bel yerine
Hicine gönlüm hicine
Yiğide ölüm geçine
As beni zülfün ucuna
Sallanayım tel yerine
Gel kız karşımda dursana
Şu benim halim sorsana
Zülfünden bir tel versene
Koklayayım gül yerine
Karac(a) oğlan der nolayim
Kolun boynuma dolayım
Nazlı yar kölen olayım
Kabul eyle kul yerine
Dağlar
Yücesinde namlı namlı karın var,
Seni yaylayacak zamanım dağlar!
Başından aşmağa yoktur takatim,
Kalmadı dizimde dermanım dağlar!
Yağmur yağar, mor sümbüller bitirir;
Yel estikçe kokuların getirir.
Sarı çiçek sarvan kurmuş oturur;
Karışmış güller çimenin dağlar!
Sarı çiçek sallanıyor naz ile,
Dem sürerdim on beşinde kız ile,
Şimdi öksüz kaldım kırık saz ile,
Ah ettikçe tüter dumanım dağlar!
Yaz gelir, illerin çözülür, konar.
Güzeller suyundan içip de kanar.
Küpeler kulakta mum gibi yanar;
Gördükçe, artıyor imanım dağlar!
Karac’oglan der ki: Çöktüm, oturdum;
Bağ bahçe diktim de meyva yetirdim.
Alnı top perçemli yavrı yitirdim,
Bir köşende kaldı gümanım dağlar!
Deli Gönül
Deli gönül gezer gezer gelirsin
Arı gibi her çicekten alırsın
Nerde güzel görsen orda kalırsın
Ben senin derdini çekemem gönül
Santur mu istersin saz mı istersin
Ördek mi istersin kaz mı istersin
Tomurcuk memeli kız mı istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Çıkıp yücelere bakmak istersin
Coşkun sular gibi akmak istersin
Her güzelle yatıp kalkmak istersin
Ben senin derdini çekemem gönül
Karac’oglan der ki okuyam yazam
Keleş değilim ki kervanlar bozam
Giyinem kuşanam bir hosça gezem
Ben senin derdini çekemem gönül
Gökyüzünde Tüten Olsam
Gökyüzünde tüten olsam
Yeryüzünde biten olsam
Al benekli keten olsam
Yâr boynuna sarsa beni
Yâr kolunda burma olsam
Yedikleri hurma olsam
Alçım alçım sürme olsam
Yâr kaşına sürse beni
Karac’oglan uşak olsam
Yâr belinde kuşak olsam
Bir atlastan döşek olsam
Yâr altına serse beni
Karacaoğlan
Behey ala gözlü dilber,
Vaktin geçer, demedim mi?
Haramı olmuş gözlerin,
Beller keser, demedim mi?
Bak şu Kaşa, bak şu göze.
Ciğer kebap oldu köze.
Yakasız gömlekler bize
Felek biçer, demedim mi?
Deryalarda yüzer gemi,
Şeker dudakların yemi.
Süregör devranı, demi,
Devran geçer, demedim mi?
Karac`oğlan der: Mert ile,
Sözüm yoktur namert ile.
Kahpe felek bu dert ile
Bizi eğer, demedim mi?
Kızlar
Her sabah her sabah gelir geçerler
Dünyalar durdukça durası kızlar
Bir vefa görmedim kaşı karadan
Allahım, muradım veresi kızlar
Tanımadım kirpiğinden, kaşından
Ayırmadım yareninden, eşinden
Öpe idim gerdanından, döşünden
Gelin olup bize gelesi kızlar
Donadaydım yeşil ile al ile
Besleyeydim şeker ile bal ile
Boğum boğum al kınalı el ile
Al, yeşil gerdeğe giresi kızlar
Kızlar güzel güzel, aslı huriden
Yeryüzünü lale, yeşil bü'rü'den
Kasvetli gönlümün gamın eriden
Karanlık kalbimin çırası kızlar
Karac'oglan gam yükünü götürür
Her kötüyü yad ellere getirir
Kulağı küpeli oğlan getirir
Babası evine giresi kızlar